Hamas’ın İsrail Saldırıları Sonrası Filistin-İsrail Çatışmalarının Tarihine Göz Atıyoruz
6 mins read

Hamas’ın İsrail Saldırıları Sonrası Filistin-İsrail Çatışmalarının Tarihine Göz Atıyoruz

İsrail-Gazze hattında tansiyon yeniden yükseldi. Hamas’ın saldırıları sonucu çok sayıda İsrailli asker ve sivil yaralandı. İsrail ise Hamas hedeflerini vurduklarını ve topyekun bir savaşa girişeceklerini duyurdu. 

Bölgedeki çatışma ve savaş süreci son 100 yıllık tarihin her safhasında, çeşitli dönemlerde kendini gösteriyor.

Filistin, İsrail’i sürekli olarak genişleyerek bölgedeki Müslüman nüfusu tehcire zorlayıp Filistin topraklarını işgal etmekle suçluyor. İsrail ise uzun yıllardır bölgede kendilerine karşı oluşan direnişi şiddetle bastırıyor. 

Öyleyse gelin, dünyanın en köklü ve bitmeyen çatışmalarından birisinin tarihinde kısa bir yolculuğa çıkalım.

Bölgenin tarihsel kökenlerine indiğimizde hem Arapların hem de Yahudilerin kutsal kabul ettiği bir coğrafya orası. Eski çağlarda büyük Yahudi toplumları olsa da Yakın Tarih olarak nitelendirilebilecek son 100 yıllık süreçte Arap nüfusunun büyük çoğunlukta olduğunu görüyoruz.

1917 yılında Büyük Birtanya’nın liderlik ettiği Balfour Deklarasyonu’nda Filistin’de bir Yahudi yurdunun oluşturulması kararlaştırıldı. 

Ancak bu konudaki esas adımlar İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleşen Holokost yani Yahudi Soykırımı sonrası atıldı.

Bu süreçte tüm dünyadaki 15 milyon civarı Yahudi’nin 6 milyonu toplama kamplarında ve savaşta öldürülünce, bir Yahudi Devleti için düğmeye basıldı.

1948’de İsrail’in kurulmasıyla bölgede tansiyon da zirveye çıktı. Yahudi Devleti’nin bölgedeki varlığını kabul etmeyen çevredeki Arap ülkeleri, İsrail’i tanımadı ve saldırılara başladı.

Altı Gün Savaşı olarak da adlandırılan, 1967 Arap-İsrail savaşında, Mısır-Ürdün ve Suriye; birlik olarak İsrail’e savaş açtı. Çoklu koalisyona ve nüfus üstünlüklerine rağmen, İsrail akıllı bir taktik izleyerek bu savaştan üstün ayrılmayı başardı. 

Bu savaş sonrası İsrail, topraklarını dört katına çıkardı ve bölgede egemen bir güç olduğunu gösterdi. 

Arap devletleri ise hem itibar açısından hem de güvenlik açısından büyük bir bozgun yaşamış oldular.

Altı Gün Savaşları sonrası uzun süre bir savaş olmasa da bu sürede İsrail devleti, bölgedeki Filistin sınırlarını sürekli daraltıp yeni Yahudi yerleşimleri kurmaya devam etti.

Uluslararası Kamuoyu iki devletli çözüm için çalışmalar yapsa da, Filistin ve İsrail bu devletlerin sınırları konusunda anlaşamadı. 

Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da Filistin yönetimine izin vermeyen İsrail, bölgeyi askeri güçle denetimi altında tutmak istiyor.

Filistin ise buna karşılık milis güçler ile İsrail’e yönelik silahlı saldırılar gerçekleştiriyor. İsrail bu saldırılara daha şiddetli yanıtlar veriyor.

Tüm dinler ve medeniyetler için büyük öneme sahip olan, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle büyük bir miras barındıran Kudüs bölgesi de sürekli olarak çatışmalardan nasibini alıyor.

İsrail Ordusu’nun bölgede denetimi elinde tutmak için uyguladığı şiddet içerikli politikalara karşılık olarak HAMAS adı verilen İslami Direniş Hareketi’nin şiddet eylemleri uzun yıllardır bölgeyi diken üstünde tutuyor. 

Hamas, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. 

Örgüt, yurt dışında yaşayan Filistinliler, İran ve çevredeki Arap ülkeleri tarafından finanse ediliyor.

Filistin, bölgede sınırları 1967 yılında çizilen şekliyle belirlenen bağımsız bir Arap Devleti talep ediyor. Buna karşılık olarak İsrail, 1967 sınırlarını kabul etmiyor.

Hem İsrail’de hem de Filistin’de yapılan anketlerde, iki devletli çözümün en çok tercih edilen çözüm olduğu ortaya çıkıyor. Ancak her iki tarafın da iddia ettiği ve talep ettiği sınırların farklılığı yüzünden bu anlaşma gerçekleşmiyor. 

Filistinlilerin hak iddia ettikleri topraklarda Yahudi yerleşimlerin oluşturulması, buna karşı Filistin’in Hamas yoluyla gerçekleştirdiği saldırılar, İsrail ordusunun karşı saldırıları şiddeti sürekli körüklüyor ve konuyu çözülmez bir hale getiriyor.

Filistinlilerin isyanını simgeleyen Birinci İntifada, 1987’den 1993’e kadar sürdü ve bölgede bir gün olsun tansiyon düşmedi. Oslo anlaşması ile durulan tarafların yeniden birbirlerine girmesi de uzun sürmedi.

İsrail ise Hamas’ın saldırlarını gerekçe göstererek birçok defa Filistin yerleşim noktalarına, Gazze Şeridine saldırılar düzenledi. 27 Aralık 2008 operasyonunda 1100’den fazla Filistinli yaşamını yitirdi. 2014 yılında İsrail, daha şiddetli bir operasyon düzenledi. Bu sefer de 2300 civarı Filistinli hayatını kaybetti.

İsrail ise bu saldırılarının sonucunda 75 askerini kaybetti.

2014 savaşından 9 sene sonra bölge yine şiddetli bir savaşın eşiğinde görülüyor. Filistin’in Hamas marifetiyle gerçekleştirdiği baskınlar sonucu çok sayıda İsrail askeri ve sivilin yaşamını yitirdiği ve kaçırıldığı duyuruldu.

İsrail’in bu baskınlara yönelik vereceği cevapların çok sert olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Nitekim, İsrail’den yapılan açıklamada Demir Kılıç operasyonunun başlatıldığı duyuruldu. İsrail Başbakanı Netanyahu da ‘Savaştayız, düşmanımız daha önce tatmadığı bir bedel ödeyecek’ sözleriyle bölgenin yakın gelecekte de savaş felaketini yaşayacağını ilan etti.

Kökenleri çok daha eski çağlara dayanan, son 100 yıldır da sürekli sıcak çatışma yaşanan bu topraklara barışın ne zaman geleceğini ise ne yazık ki bilmiyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir